Acımasız bir Öğretmen: COVID-19

COVID-19. Hepimizin bildiği nam-ı diğer Coronavirus. Dünya genelinde bugün itibariyle tanı konmuş 6 milyona yakın vaka ve kaybettiğimiz yüzbinlerin malumu. Bir yandan özgürlüğümüzü, kavuşmalarımızı, sevdiklerimizi, huzurumuzu, ekmeğimizi elimizden almış. Diğer yandan tüm dünyaya kimsenin veremeyeceği şekilde ders veren, ilmin, fennin değerini hatırlatan, dersimizi aldığımızda sınıfını terk edecek olan acımasız bir öğretmendir. Bir de bu acımasız öğretmenin duacısı ‘’ekran yüzü değerli bilim insanlarımız” …

COVID-19 ‘da ilk perde…

Medya, COVID-19 ve insan üçgeninde yaşananalar tam bir Dallas. Dallası’ı yaşım gereği hiç izlememiş olsam da entrikaların eksik olmadığı, insanları tüplü televizyonların dünyasına kilitleyen bir yapım olduğunu büyüklerimizden çokça işittim. Yaklaşık 3 ay önce olağan düşüncelerimiz yavaş yavaş ‘bir cisim yaklaşıyor’ merakı ve korkusuna evrilerek televizyon ve sosyal medyaya kilitlendiğinde şüphesiz ki bu denlisini yaşayacağımızı beklemiyorduk. İlk vakanın açıklanmasından önce ve sonrası arasında geçen yaklaşık 1 aylık süreçte tırnaklarımızı yerken medyanın akşam kuşağında hararetimizi almaya yemin etmiş bazı ‘’yelpazeli ve değerli’’ bilim insanlarımızın moderatörlere verdikleri yanıtlar hepimizin içine su serpiyordu. Bu koruyucu yelpazelilerimiz kanal kanal gezip biz hararetlilere coronavirüsün bilinmezliğine karşı ruhumuzu okşayacak bilgilerin yanı sıra onunla nasıl mücadele edeceğimizin alışılagelmedik sırlarını veriyorlardı.  Onlar verdikçe biz alıyorduk. Hatta daha ileri giderek aldıklarımızı da dağıtıyorduk.

Sonuç… Ne mi oldu?

En akılda kalanlardan biri ‘’COVID-19 Türk’e dokunmaz, dokunsa da az dokunur, abartılıyor’’ olan bu ve buna benzer bilimsel gerçekliği olmayan sansasyonel aforizmalara, yalanlara inat bu meret bize de bulaştı. Bildiğimiz üzere hoş zaten bulaşacaktı ve canımızı acıtacaktı. Bir sağlık çalışanıysanız hatta üzerinde azıcık okuyan kafa yoran bir insansanız bunu bilmekten daha doğal bir şey olamazdı. Peki ya bilmediğimiz? Oinsanların anlattıklarına güvenerek bir şeyler öğreniyor gibiliğin kıyısında temiz duygularıyla yürüyen ve dalgaların şiddetlendiğini göremeyen insanlar ve belki de kazanılabilecekken yitirdikleri? Nerededir kimdedir bu hayatların bedeli?

COVID-19 ‘da ikinci perde …  

Medya nihayet gerçeği gördü. Belli ki işin ciddiyetini; reyting kaygısının insan sağlığına ihanetini.  Son 1-1,5 aydır ana akım medyayı takip ettiğimizde yelpazeliler tarikatının pek çok mensubunun sırra kadem bastığını, ekranların pandemiye ilişkin en güvenilir kaynakları olabilecek enfeksiyon, halk sağlığı ve epidemiyoloji uzmanlarına bırakıldığını ve doğru bilginin virüsün hızını azaltabilecek en önemli kaynak olduğunu görüyoruz.  Doğru bilgiler sayesinde 2 ay önceki hararetimizin geride kaldığını şaşırarak izliyoruz. Hâl böyleyken ister istemez çoğumuzun aklında şu soru beliriyor: ‘’Neden doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak bu kadar zordu, bu kimlerin hatasıydı ve nelere mâl oldu?’’

Şükürler olsun bilgi çağındayız… 2-3 ay önce çoğunuzun izlediği, duyduğu ya da anımsadığı bu muhteşem bilgilere ve onların kaynağı yelpazelilerin pişkin yüzlerine bir tık kadar uzaktayız. İşin bir de sosyal medya boyutu var ki o apayrı bir yazı konusu.

Yeni normalimize dönüyoruz artık. Umarım ki son 3 ayda yaşanılanlardan hem bireysel hem de toplumsal anlamda dersler çıkarabilmişizdir. Sağlıkla ilgili konularda yanlış bilgilendirmenin komplikasyonunun insan hayatı olabileceğini özellikle sağlık çalışanları dünyası olarak anlayabilmişizdir. En önemlisi de bu yeni normalimizde tabiatın, dengenin ve bunları inceleyen insanların ne denli önemli olduğunu daha fazla kavrayabilmişizdir.

Uzm. Dr. Erman Şentürk, Psikiyatri