Zenginleşirken Yalnızlaşmak: Doğum Sonrası Depresyon

Doğumun sık görülen komplikasyonlarından biri olarak değerlendirilen doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon), doğumu takip eden bir ay içerisinde ortaya çıkan depresyon olarak tanımlanmaktadır. Bu hastalık, klinik olarak az bilinen ve az bilindiği içinde az tanı konulan ciddi bir psikiyatrik bozukluktur. Doğum sonrası depresyonun, en ciddi sonuçlarından birisi olan intihar, doğum sonrası anne ölümlerinin yaklaşık %20’sini oluşturmaktadır. Sadece anne açısından değil bebeğin davranışsal, duygusal ve bilişsel gelişimi açısından da ciddi olumsuzlukları vardır.

Doğum Sonrası Depresyonun Sıklığı

Yapılan çalışmalarda kültürel farklılıklar ve çalışmalardaki yöntemsel farklılıklara göre sıklık oranları değişmekle birlikte ortalama sıklığın %10-20 arasında değiştiği görülmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise doğum sonrası depresyon oranın % 6.3-50.7 arasında değişmektedir.

Doğum Sonrası Depresyon neden olur?

Doğum sonrası depresyonun nedenleri arasında genetik ve çevresel faktörler başta olmak üzere birçok faktör tanımlanmıştır. Bu faktörlerden en görülebilir olanı ise çevresel faktörlerdir. Doğum öncesi depresyon veya anksiyete bozukluğu varlığı, anne-bebek ilişkisinin bozuk olması, aile ve eş desteğinin eksikliği, ekonomik sorunlar, olumsuz yaşam olayları, çocuklukta veya yetişkinlik döneminde yaşanmış cinsel istismar bazı çevresel risk faktörleridir.

Doğum Sonrası Depresyonda Serotoninin Rolü Var mıdır?

Serotonin, depresyon tedavisi için kullanılan ilaçların etkinliğini oluştuğu temel nörotransmitterdir. Yapılan çalışmalarda serotonin üretimi için önemli olan bazı enzimlerde (Triptofan hidroksilaz) bozulmaların olduğu gösterilmiştir. Bir başka deyişle serotonin doğum sonrası depresyonu olanlarda yeterli miktarda üretilememektedir. Bununla birlikte, serotoninle ilgili sorunun sadece üretim aşamasında değil, aynı zamanda serotoninin reseptörlere (ön singulat ve meziotemporal kortekslerde 5HT1A bağlanması) bağlanma aşamasında da bozukluklar olduğu bilinmektedir.

Anne ve Bebek İlişkisinde Beyin Yapılarındaki Değişiklikler

Doğum sonrası depresyonu olan annelerin bazı beyin bölgelerinde (ön singulat korteks, amigdala, hipokampus ve dorsolateral prefrontal korteks) fonksiyonun sağlıklı annelere göre azaldığı gösterilmiştir. Bebeklerin ağlamaları veya olumsuz tepkileri sırasında doğum sonrası depresyonu olan annelerin bazı beyin bölgelerinde (dorsolateral prefrontal korteks, amigdala) normale göre azalmış aktivasyon gözlenirken, bebeğin olumlu ve mutluluk verici tepkilerinde ise yine bazı beyin bölgelerinde (amigdala, ventral striatum) normalin altında fonksiyon olduğu saptanmıştır. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlar, doğum sonrası depresyonu olan anneler, bebeklerinin mutluluk verici davranışlarına daha az sevinirken, olumsuz davranışlarına daha çok tepki vermektedirler. Bu haliyle doğum sonrası depresyon tam bir çifte darbedir.

Peki Bu Çifte Darbe Bir Yazar Gözüyle Nasıldır?

Elif Şafak’ın anneliği döneminde geçirdiği doğum sonrası bunalım döneminde yazdığı “Siyah Süt” isimli kitabı hem anne hem yazar olmanın güzellikleri ve zorluklarından bahsetmektedir. Yazarın otobiyografik bir romanı olan Siyah Süt’ten, doğum sonrası depresyonu olan anneleri daha iyi anlamamızı sağlayacak bazı dipnotlar;

  • Postnatal aşama “artık” ile “henüz” arasında bir noktanın adı.  Artık hamile olmayan ama henüz anne olduğunu da tam anlamıyla idrak edemeyen kadının arada kalmışlığı, sıkışmışlığı, kafa karışıklığı.  Bir eşik.  Araftan bir kesit belki de.

  • Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye

  • Her hamilelik farklı bir hamilelik.  Her bebek farklı bir bebek.  Tıpkı birbirine zerre kadar benzememesi gibi uzaktan aynı sanılan kar tanelerinin.

  • Anladım ki doğum yapmak ve hemen akabinde gelen süreç binlerce, belki milyonlarca kadının gayet iyi bildiği üzere gölgeleri, çukurları, evhamları, iniş çıkışları, bunalımları olan bir ara aşama.  Anneyi çoğaltıp zenginleştirirken, bir yanıyla da yalnızlaştıran.

  • Sadece yeni doğan bebeğe değil, anneye de bakarlarmış eskiden.  Loğusanın en büyük düşmanının gene kendisi, yani kendi zihni olduğunu bildiklerinden, habire bir şeylerle oyalarlarmış kadıncağızı.  Zihni konuşmaya fırsat bulmasın, bulmasın da bulanmasın diye.

  • Yeniden katılırmış aramıza.  “Hoş geldin bebek “diyoruz ya, annesine de hoş geldin demeli aslında.  “Hoş geldin loğusa!”.

  • Hayatlarında en mutlu olmaları gereken dönemde, anlayamadıkları bir biçimde mutsuz olmayı ne kendilerine yedirebiliyor ne de başkalarına açıklayabiliyorlar.  Utanıyorlar depresyonlarından.  Zaten bir müddet sonra bahar geliyor kendiliğinden ve tüm yaşananlar unutuluyor.

  • Solmuş tekmil canlı tonlar.  Renklerden kül rengi başa padişah olmuş.  Ve ilk icraatı, tahtına rakip olabilecek tüm canlı renkleri kodese tıkmak olmuş.

  • Elinde duygusal bir büyüteç, yatırmış ruh halini bir tablanın üzerine, pür dikkat inceliyor.  Saptadığı her kusuru cımbızla, neşterle didik didik ediyor.  Bunu yaparken yüreğini de lime lime ettiğini anlayamadan.

  • İngilizce, Fransızca, İspanyolca… İlk bakışta “depresyon” kelimesi her dilde ortaktır.  Ne var ki, başka dillerde farklı olarak Türkçe de depresyon bir “fiil ”den ziyade, bir “mekân” gibi algılanır.  Bu sebeptendir ki, “bunalım-da” ya da “bunalım-dayım” denir.  Sanki “bunalım” bir mekanmış gibi.  İçine girilen bir karanlık oda… İçinde kaybolunan bir koca kıta…

  • Sadece “mekan”la değil, “zaman”la da ilişkisi başkadır bunalımda olanın.  Kırılmıştır varlığının çalar saati. Arızalanmıştır.

  • Tekmil bildiğim, an geldi, takıldı motor, tıkandı sistem.

Prof. Dr. Behcet Coşar, Uzm. Dr. Bahadır Geniş

Kaynaklar

1.Payne JL, Maguire J.Pathophysiological Mechanisms Implicated in Postpartum Depression. Front Neuroendocrinol 2020; 52: 165–180.

2.Durukan E, İlhan MN, Bumin MA, Aycan S. Postpartum Depression Frequency and Quality of Life Among a Group of Mothers Having a
Child Aged 2 Weeks-18 Months. Balkan Med J 2011; 28: 385-393.

3. Şafak E. Siyah Süt. Doğan Kitap.